24 Kasım 2021 Çarşamba

Annem’den Sonra

 






         Dışarıdan gelen yağmur sesleri bana eşlik ediyor. 

   Bazen hüzünlenir insan, kendini güçsüz, yalnız, çaresiz ve kimsesiz hisseder işte o bitikliğin zirvesindeyim. Hayat bana bonkör davranmadı eksiğim ben. Şu koca dünya dediğimiz     gezegen benim için koca bir çöp. Mutsuzum ben iliklerine kadar mutsuz. Kırdım, kırıldım, kırdılar... Toparlanamadım. 

    



      Aslında her şey çok güzeldi. Güzel belkide çoğu çocuğun sahip olamayacağı bir çocukluk geçirdim. Mutluydum. Kendimi huzurlu, mutlu ve güvende hissediyordum. Mutluluk hiç uzun sürer mi? İlk önce on yaşındayken başladı eksikliğim. İlk kez on yaşımda kendimi bitmiş hissetmeye başladım. Bir sabah olan oldu  ismi gerekmeyen akrabamdan aldım haberi aslında söyleyemedi ben dedim “ ölmüş mü?” 

Evet “ölmüş” dedi.

O an annemin ölüm haberini almıştım. Aslında beklediğim ama konduramadığım gerçek bana bir tokat atmıştı. Donup kaldım ilk önce tepki veremedim. Durdum. Ağlamadım bile o an,hatta cenazesi eve gelene kadar. Benim için  o an durmuştu. Koltukta sessizce oturuyordum. Çocuk aklımda o an sadece tek düşündüğüm artık annemi göremeyeceğim oldu. İçim yangın yeri gibi ama dışarıya hiçbir şey belli edemedim. Bir süre sonra o akrabam tarafından evlerinin terasına çıkartıldım. Bana dedi ki “ağla artık” daha fazla tutamadım kendimi ağladım ama ağlarken bile o kadar tuhaf bir hissiyat içerisindeydim ki kelimelerle tarif edemem. 

   


   Zaman o gün benim için durdu. Hayatımın en bitmeyen günüydü. Hani okulda dersin bitimine son beş dakika kalır da ,o beş dakika sanki kırk dakikalık ders saati gibi gelir ya insana benim içinde annemin öldüğü gün, yirmi dört saat geçmek bitmek bilmedi.

   Ölümün daha ne olduğunu tam olarak bilemezken bu kadar erken yaşta ölümle tanıştım. Zamanla ölümün üzerine çok gittim. Hâlâ daha ne olduğunu kestiremediğim bir olgudur ölüm benim için. Bazen bir nimet bazen bir sonun başlangıcı bazende en büyük cefanın çekileceği yere gitmektir benim için.

    Ölen öldüğü ile kalıyor fakat geride kalan yakınları için aynı şey söz konusu değil. “Zaman her şeyin ilacıdır” derler ya külliyen yalan. Zaman geçtikçe daha çok özleyip daha çok acı çekiyor insan. Kendimden biliyorum. İlk zamanlar alışmışsın gibi geliyor. Zaman geçtikçe kaldıramıyor insan. Çevremde annesi hayatta milyonlarca insan var onları görünce neden ben sorusunu sormadan edemiyorum. Neden ben böyle bir acı ile sınanıyorum. Kaç insan var bu dünyada erken yaşta annesini babasını kaybeden. Hep bir yanım eksik. Anne şefkati, güveni vardır. Annem gittiği günden beri hep bir tarafım korkak ve çocuk kaldı. Kendimi toparladığımı bu duruma alıştığımı sanmıştım ama yanılmışım. Çocukluğumdan daha fazla acı çekiyorum şimdi. Toparlanmak yerine kendimi dağıtmışım meğer yeni yeni hissediyorum bunu. Özlüyorum gün geçtikçe ...

Annem sen gideli 5729 gün oldu ...

  

18 Ağustos 2021 Çarşamba

Geri Dönüş

   Bloga geri dönüş.

Düşündüm ve neden olmasın dedim. Benim ilacım yazmak. 

Kaldığım yerden devam edeceğim. 

Şu sıralar eskisi gibi seyahat edemiyorum,sebebi sanırım açık. Tüm dünyanında içinde olduğu pandemi süreci benide etkiledi. İki senedir ele dokunur hiçbir şey yapmadım. Depresyona girdim çıktım, herkes gibi mutfakta yeni tatlar arayışı içerisine girdim. Akabinde kilo aldım. İtiraf edelim çok bunaldık, çoğumuzun bu süreci benim gibi atlattığına eminim. Boş boş dizi ve film izleme , okunması gereken bir köşede duran kitapları kitaplıktan çıkarıp okuma ve benzeri şeyleri hepimiz yaptık.

Yazın bitmesine çok az bir zaman kaldı. Artık silkelenip kendimize gelmenin zamanı geldi.

Son cümle özellikle benim içindi. 

Bugünden itibaren dijital bir günlük tutma kararı aldım. Bunu eskiden beri kullandığım uzun süre ara verdiğim blogum sayesinde sizlerle paylaşacağım. Uzun süredir ara verdiğim bloguma geri dönüyorum, umarım size hitap eden içerikler bulabilirsiniz. 

Herkese şimdilik hoşçakalın...